11 Ekim 2013 Cuma

Dizimania

Sayısı ne kadar bilmiyorum ama bir ton yabancı dizinin takipçisiyim. Bazılarını sabırsızlıkla bekliyorum, bazılarını alışkanlıktan izlemiş olmak için izliyorum. Hepsi olmasa da aklıma gelenler hakkında kısaca düşündüklerim;

“How I Meet Your Mother”… Lütfen bit artık. Eskiden kahkahalarla gülerken şimdi gülümseyemiyorum bile.
“The Big Bang Teory”… Tek kelime ile hastasıyım. Çizgilerini hiç bozmadan yardırmaya devam ediyorlar. Artı dizide bahsedilen nerdish şeyler zaten direk bana hitap ediyor.
“Modern Family”… Keyifle takip ediyorum. Hala gideri var.
“Dexter”… Millet çoktan bitirdi ben geriden geliyorum. 4. sezona geçtim ama bu hızla yakında biter. Şimdilik gayet iyi gidiyor. Arıza karakteri severim.
“Mad Men”… Acayip bir cazibesi var bu dizinin. Bu sene son sezonu başlayacak.
“Downton Abbey”… Dönem filmlerini ve dizilerini severim hele ki İngiltere ise bayıla bayıla. Ah o aksan yeter zaten.
“Game of Thrones”… Benim gibi fantastik hastası bir hatunun kaçıramayacağı bir dizi ama aynı zamanda kitabını da okuduğum için kıyaslama yapmam gerekirse tabi ki de kitap çok çok daha iyi.
“Homeland”… Başlarda emin olamıyordum. Sonradan oldukça sardı.
“The Legend of Korra”… Avatar aşkına izliyorum. 2. Sezon pek iyi bir başlangıç yapamadı bana göre. “Vikings”… İlk sezon beklentilerimin üzerindeydi. 2.’yi merakla bekliyorum. Ah zaten casting yeterli izlemem için
“Hart of Dixie”… Guilty pleasure’ım :)
“The Walking Dead”… Severek takip ettim ama sanki biraz teklemeye başladı. Bu sezon nasıl olacak hiçbir fikrim yok.
“The Good Wife”… Öylesine başladığım ama sonra hastası olduğum bir dizi. Avukatlık dizisi demek hafif kaçar.
“True Blood”… Lütfen sende bit artık.


Bunların haricinde Digiturk’te denk geldikçe izlediğim “CSI”, “The Castle” gibi çıtırlık polisiyelerim var. Ve başlayıp ta bir yerlerde tıkandıklarım var. “The Vampire Diaries”, “Supernatural”, “Glee” gibi. Bir gün onları da bitirmeyi planlıyorum ama 24 saat yetmiyor.

8 Ekim 2013 Salı

Dikkat bağımlılık yaratır!

Sene 2005... Sabah uyandığımda görüyorum ki; bilgisayarımın üzerinde bir oyun kutusu ve yanında da bir not var. Ev arkadaşım bana hediye aldığını söylüyor. Oyun ise World of Warcraft. İşte her şey böyle başladı. Bir oyun insanın hayatını değiştirir mi? Evet hem de fena şekilde.

10 yaşımda babamların bana aldığı ilk bilgisayar ile başlayan oyun aşkım bu yaşıma kadar hiç azalmadan (hatta artarak) devam etti. RPG, advanture, strateji, simülasyon... Tamam oynamayı çok seviyordum ama sonuçta sosyal hayattan beni uzak tutacak kadar da değildi. Taki Wow'la tanışana kadar. Kısa dönem haşır neşir olduğum Ultima Online'nı saymazsak ilk gerçek anlamda mmorpg deneyimimdi. Üniversiteden yeni mezun olmuştum, sürekli devam ettiğim bir işim yoktu ve en önemlisi ciddi bir ilişki yaşamıyordum. Kısacası ortam müsaitti ve bende giriştim oyuna. 



Ve aradan geçen 8 yılın ardından dostum dediğim insanlar tanıdım. Oyun öncesinde şimdi gereksiz olduğunu fark ettiğim çevreden uzaklaştım ama en önemlisi hayatımın aşkı kocamla oyundan tanıştım. Bizim romantik ilişkimizde oyunda gün batımını izleyerek başladı. 

Tabi başlardaki günde 15-16 saat aç gibi oynamalar, işe girmemle geceleri 4-5'e düştü. Hard core PVE ci olarak geç saatlere kadar süren raidler yüzünden az uykusuz gitmedim işe. Ama sonuçta zaman geçiyor, insan değişiyor, ne yazık ki büyüyor ve her gün aynı şeyi yapmak sıkılıyor. Benimde Wow'um yavaş yavaş azaldı ve bitti. 



Hayır bitmedi lanet olsun. Sigara gibi bırakıp bırakıp dönüyorum. 3 gün önce aylardır kapalı olan accountumu gene açtım. Bizim gibi Wow'cu evli bir çift yakın arkadaşımız bize gelmişti. Saçma sapan gaza getirdik birbirimizi. Kafamda güzel. Açtım 1 aylık acc'mu. Sabah kalktığımda hay ne bok yedim ben oldum gene. Yok arkadaş hani artık raid yapma düşüncesi bile öğürmeme yol açıyor. Akşam yemeğini ye sonra koştur koştur bilgisayarın başına otur, saatlerce de kalkama. Düşüncesi bile içimi daraltıyor. Hani casual bir oyuncu da olamıyorum. Her seferinde bokunu çıkarıyorum, öyle efendi efendi bir saat oynayıp çıkayım yok. Pazar sabahı oturdum başına kalktığımda gece olmuştu. 

Kısaca bu oyun çok önemli benim için. Yani hayatımın aşkını buldum daha ne olsun. Ama bir yandan da fena çok fena, kurtulamıyorum şerefsizden. 

Dip not: Yazdıklarımı okudum da.. Bende ciddi bir arıza var :)